2 Ağustos 2012 Perşembe

Petra Antik Kenti

Petra Antik Kenti



Petra Antik Kenti isminin anlamına yakışan bir şekilde (Petra Yunanca “Taş” anlamında) Güney Ürdün kumtaşı kayalıklarına Nebati İmparatorluğu tarafından MÖ 400 ile MS 106 yıllarında inşa edilmiş ve yeniden keşfedilmesi 1800’lü yıllarda gerçekleşmiş kayıp antik şehirdir.



MÖ 400 yılında Nebatilerin kontrolüne geçen bölge ticaret ve kervan yollarına yakın olması nedeniyle hızla zenginlemiştir. Nebatiler ticaretten elde ettikleri gelirle günümüz Ürdün’ünde bulunan kumtaşı kayalıklarda kendileri için muhteşem bir şehir inşa etmişlerdir. Petra Antik Kentinin inşası 500 yıl boyunca sürmüş, şehir MS 106 yılında Romalıların eline geçtikten sonra şehre çok fazla yeni eser yapılmamıştır.




Petra Antik Kenti en parlak dönemlerinde, şehrin konumu nedeniyle görkemli yapıtlar inşa etmiştir. Çünkü şehre ulaşmak için Siq adı verilen yer yer birkaç metreye kadar daralan bir vadiden gidilmektedir. Kent dar vadi boyunca yaklaşık 1 km içerde kalmaktadır. Bu özelliği antik çağda şehrin korunması konusunda Nebatilere çok büyük avantajlar sağlamıştır. Ayrıca vadide inşa edilmiş olan antik çağ barajı antik dönemde şehrin su ihtiyacını karşılamış ve şehri su baskınlarına karşı korumuştur.




Petra Antik Kenti parlak dönemlerinde yirmi bin ila otuz bin kişiyi barındırmış ancak özellikle MS 363 ve MS 747 yıllarında meydana gelen depremler sonrasında insan yerleşiminin giderek azaldığı ve zamanla insanların tamamen terk ettiği kayıp şehir haline dönüşmüştür.



Antik kentteki başlıca muhteşem yapılar Al Khazneh (Hazine), Roma tarzında inşa edilmiş Amfitiyatro, Ad – Deir Manastırı, kayalara mezarların bulunduğu geniş kanyon Street of Facades, Kraliyet Mezarları, Hz Musa’nın Kardeşi Harun’un Mezarı (Aaron’un Mezarı) ve bunların dışında gezilebilecek Nebatiler Müzesi, Petra Arkeoloji Müzesidir.




Petra Antik Kenti tarih sahnesinden silinmesinden yaklaşık 1000 yıl sonra İsviçreli maceraperest ve gezgin Johann Burckhardt tarafından kayıp şehir yeniden keşfedilmiştir. Johann Burckhardt şehri keşfettikten sonra Batı dünyası Petra Antik Kentinden haberdar olmuş ve Petra o dönemden itibaren turistler için bir cazibe merkezi haline gelmiştir.



Şehir 1985 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine alınmış ve muhteşem yapıları ve iyi korunmuş antik binaları ile 2007 yılında oluşturulan Dünyanın Yeni Yedi Harikası listesinde kendine yer bulabilmiştir.