Petra Antik Kenti isminin anlamına yakışan bir
şekilde (Petra Yunanca “Taş”
anlamında) Güney Ürdün kumtaşı kayalıklarına Nebati İmparatorluğu tarafından MÖ 400 ile MS 106 yıllarında inşa
edilmiş ve yeniden keşfedilmesi 1800’lü yıllarda gerçekleşmiş kayıp antik şehirdir.
MÖ 400 yılında Nebatilerin kontrolüne
geçen bölge ticaret ve kervan yollarına yakın olması nedeniyle hızla
zenginlemiştir. Nebatiler ticaretten elde ettikleri gelirle günümüz Ürdün’ünde
bulunan kumtaşı kayalıklarda kendileri için muhteşem bir şehir inşa
etmişlerdir. Petra Antik Kentinin inşası 500
yıl boyunca sürmüş, şehir MS 106 yılında Romalıların eline geçtikten sonra
şehre çok fazla yeni eser yapılmamıştır.
Petra Antik Kenti en parlak
dönemlerinde, şehrin konumu nedeniyle görkemli yapıtlar inşa etmiştir. Çünkü
şehre ulaşmak için Siq adı verilen yer yer birkaç metreye kadar daralan bir
vadiden gidilmektedir. Kent dar vadi boyunca yaklaşık 1 km içerde kalmaktadır.
Bu özelliği antik çağda şehrin korunması konusunda Nebatilere çok büyük
avantajlar sağlamıştır. Ayrıca vadide inşa edilmiş olan antik çağ barajı antik
dönemde şehrin su ihtiyacını karşılamış ve şehri su baskınlarına karşı
korumuştur.
Petra Antik Kenti parlak
dönemlerinde yirmi bin ila otuz bin kişiyi barındırmış ancak özellikle MS 363 ve MS 747 yıllarında meydana gelen depremler sonrasında insan
yerleşiminin giderek azaldığı ve zamanla insanların tamamen terk ettiği kayıp
şehir haline dönüşmüştür.
Antik kentteki başlıca muhteşem
yapılar Al Khazneh (Hazine), Roma
tarzında inşa edilmiş Amfitiyatro, Ad –
Deir Manastırı, kayalara mezarların bulunduğu geniş kanyon Street of
Facades, Kraliyet Mezarları, Hz Musa’nın Kardeşi Harun’un Mezarı (Aaron’un
Mezarı) ve bunların dışında gezilebilecek Nebatiler Müzesi, Petra Arkeoloji
Müzesidir.
Petra Antik Kenti tarih
sahnesinden silinmesinden yaklaşık 1000 yıl sonra İsviçreli
maceraperest ve gezgin Johann Burckhardt
tarafından kayıp şehir yeniden keşfedilmiştir. Johann Burckhardt şehri
keşfettikten sonra Batı dünyası Petra Antik Kentinden haberdar olmuş ve Petra o
dönemden itibaren turistler için bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Şehir
1985 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine alınmış
ve muhteşem yapıları ve iyi korunmuş antik binaları ile 2007 yılında
oluşturulan Dünyanın Yeni Yedi Harikası
listesinde kendine yer bulabilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder